Heykellerler arasında bir gezi, Slovakya
16 Kasım 2016Büyüleyici meydanlar, ortaçağdan günümüze uzanan kalenin gölgesi altındaki arnavut kaldırımlı dar sokaklar, tarihi binalar ve Tuna Nehri…
Macaristan’ın kuzeyinde ve Polonya’nın güneyinde yer alan az sayılabilecek bir nüfusa sahip olan Slovakya, Doğu Avrupa ülkelerinin başında gelir. 1993 yılına kadar Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna ile Çekoslovakya’yı oluşturan bu küçük ülke, günümüzde Avrupa Birliği bölgesindedir ve bir bakıma Germen ile Slav halklarının kesişme noktasıdır.
Viyana gibi Tuna Nehri’nin kıyılarına kurulmuş Bratislava ve Slovakya, Avrupa’nın doğusunda, genellikle Slav kökenli Avrupalıların yaşadığı bir bölgede. Bölgenin doğusundaki Ukrayna’da Slavlar, batısındaki Avusturya’da ise Germenler yaşamakta. Bu yönüyle bir bakıma ortada kalmış bir ülke. Ülkenin resmî dili Slovakça. Halkın çoğu İngilizce bilmiyor, dolayısıyla, özellikle turistik olmayan bölgelerde, iletişimde sıkıntılar yaşayabilirsiniz. Buna rağmen ülke, özellikle Erasmus öğrenci değişim programı kapsamında pek çok öğrenciye ev sahipliği yapıyor ve üniversitelerinin bilimsel anlamda “kaliteli” olduğu söyleniyor. 1 Ocak 1993 yılında bağımsızlığını kazanan bu ülkenin para birimi ise Euro.
Bratislava, her ne kadar Viyana ve Budapeşte’nin gölgesinde kalmış olsa da, düzenli şehir yapısı ve tertemiz sokaklarıyla oldukça cana yakın. Sistemli bir ulaşım ağı var. Şehrin her noktasına tramvay ve otobüslerle ulaşabildiğiniz gibi, nehir yolu taşımacılığı da oldukça gelişmiş. Şehrin etrafındaki tüm köylere bot seferleri düzenliyorlar.
Slovakya Avrupa Birliğine üye olmasına rağmen, pek de gelişmiş bir ülke sayılmaz. Ülkede toplu ulaşımda hâlâ ikinci dünya savaşı yıllarından kalma tramvaylar, otobüsler kullanılıyor. Sovyet etkisini binalarda, caddelerde, sokaklarda, kısacası hemen her yerde görmek mümkün. Akademik, toplumsal, ekonomik, kültürel ve bilimsel anlamda da diğer Avrupa ülkeleriyle yarışabilecek yapıda değil.
Slovakya, karasal bir iklime sahip olsa da, yağış oranı fazla ve yeşil alanlar hayli yer kaplıyor. Ülkenin Avusturya ile sınırı var ve Viyana ile Bratislava arası da yaklaşık 70 kilometre. Viyana şehir merkezinden hareket eden otobüslerle 45 dakika gibi kısa bir sürede buraya ulaşmak mümkün. Ayrıca yine trenle de Viyana’dan Bratislava’ya ulaşabilirsiniz. Türkiye’den Bratislava’ya ise doğrudan uçak seferleri maalesef yok. En mantıklısı, buraya Viyana üzerinden ulaşmak olsa gerek. Bratislava otobüsleri Viyana Havaalanından da geçmekte, dolayısıyla sadece Bratislava’yı ziyaret etmek isteyenler için bu büyük kolaylık olacaktır.
Bratislava, diğer Avrupa ülkelerine göre konaklama, yeme içme, hediyelik eşya gibi konularda daha ucuz bir şehir. Değişik şeyler tatmak veya satın almak için mağazaları dolaşabilirsiniz. Şehir merkezindeki mağazalardan Eupark, Polus City Center ve Danubia Centrum hayli büyük ve aradığınız her şeyi buralarda bulabilirsiniz. Hediyelik eşya içinse, Stare Mesto civarlarındaki dükkanlara bakabilirsiniz. Bratislava’ya gelmişken “Goulash” adlı çorbayı deneyebilirsiniz. Ayrıca kola benzeri yerel bir içecek olan “kofola”yı da tadabilirsiniz.
Bratislava’da şehrin hemen her noktasına otobüs ya da tramvaylarla seyahat edebileceğiniz düzenli bir toplu taşıma hattı var. Tramvay ve otobüslerin çoğu, artık nostaljik diyebileceğimiz türden.
Bratislava denilince, akla gelen ilk şey, çeşitli hareket tasvirleri yapar durumdaki insan heykelleri olsa gerek. Bir rögar kapağından poz veren Cumil adlı kanalizasyon işçisi heykeli (Man at Work) ve etrafa gülümseyerek bakıyor olan şapkalı bir insanı tasvir eden heykel bunlardan en bilinenleri. Bu tür heykelleri şehir merkezinin hemen her yerine görmek mümkün. Meşhur Cumil heykeli, eski şehrin tekrar gün yüzüne çıkarılmasını tasvir etmekte
Diğer Avrupa şehirlerinde de olduğu gibi, Bratislava’da da tarihi bir şehir merkezi var. Staré Mesto olarak adlandırılan bu şehir merkezinde daha çok barok tarzı yapılar hakim. Görülecek yerlerin büyük çoğunluğu burada. Sadece yayalara açık olan bu bölgede yukarıda bahsettiğim heykelleri seyredip kiliseleri görebilir veya dar sokaklardan yürüyüp tarihi Slovak binaları önünde fotoğraf çektirebilirsiniz. Ayrıca burada, nostaljik araçlarla keyifli bir şehir turu da yapabilirsiniz. Hediyelik eşya dükkanlarının çoğu bu eski şehir merkezinde. Hatıra olarak birkaç ufak eşya satın alabilirsiniz. Trinity Kilisesi ve St. Martin’s Katedrali de eski şehrin çevresinde yer almakta, fakat katedral biraz daha kuzeyde kalıyor. Bu ikisini de görüp ardından, bilinen ezcanelerin en eskisi olan ve Panska sokağı üzerinde bulunan Salvatora Apodheke’ye yönelebilirsiniz. Hlavne Meydanı (Hlavné námestie) da, burada görülecek yerler arasında. Bu meydanda bulunan Bratislava Şehir Müzesi (Múzeum Mesta Bratislavy) de görülmeye değer. Neoklasik tarzda inşa edilmiş 1770 yılına ait Primatial Sarayı (Primaciálny Palác) da ziyaret edilebilecek mekanlar arasında. Bezrucova üzerindeki mavi kilise de, bu değişik rengi ile dikkat çekmektedir.
Schoener Naci “şapkalı adam” heykeli
Eski şehir içerisinde Cumil ‘Man at Work’ ve Napolyon heykellerine, ayrıca Schoener Naci ‘şapkasını çıkaran adam’ heykeline rast geleceksiniz. Bunların yanı sıra irili ufaklı pek çok heykel, havuz ve çeşme de göreceksiniz. İlginizi çekenlerinin yanında birer kare fotoğraf alabilirsiniz. Eski şehir içerisindeki Hviezdoslavovo Námestie caddesini boydan boya yürüyebilir ve buradaki parklarda dinlenebilirsiniz. Bu yolun başındaki Ulusal Slovak Tiyatrosunu (Slovenské Národné Divadlo) arkanıza alarak birkaç çektirmenizi de tavsiye ederim.
Bratislava Ulusal Tiyatrosu
Bratislava’daki tarihi yapıların başında, şehir merkezinin biraz dışında, ama yürünebilecek bir mesafede bir tepe başında inşa edilmiş Bratislava Kalesi (Bratislavský Hrad) gelmektedir. Bu kaleye çıkarak, tüm şehri tepeden izleyebilir ve bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Ayrıca kalenin içinde Slovenské Národné Múzeum Historické adlı bir de tarih müzesi bulunmaktadır. Dilerseniz burayı da görebilir ve Slovak tarihine dair bilgiler edinebilirsiniz. Eski şehrin doğusundaki Komenyus Üniversitesi (Univerzita Komenského) de, ilgililerin dikkatini çekecektir.
Bunların yanı sıra, Tuna nehri boyunca hareket eden otobüslerle tarihi Devin Köyü’ne (Devínska Hradná Skala) de ulaşabilirsiniz. Burada tarihi kalıntılar, bir kale (aslında kaleden arta kalanlar) ve müzeler bulunmakta. Ben, hava muhalefetinden dolayı burayı göremedim, ama şehir merkezine yakın olduğu için, buraya kadar gelmişken görmekte fayda var. Şehre yukarıdan bakmak isteyenler için en iyi seçenek ise UFO Observation Deck. Yeni Köprü (Novy Most) üzerine inşa edilmiş ufo görünümlü bu restoran şehrin hemen her noktasına hakim. Bu köprünün üstünden ve civarından Tuna nehrini de seyredebilirsiniz. Değişik bir yapı arayanlar ise, şehir merkezinin biraz yukarısındaki Slovak Radyosunun (Slovenský rozhlas) binasını görebilirler. Ters dönmüş bir piramidi andıran bu bina, gerçekten ilgili çekici görünüyor.
Bratislava’da yapılabileceklerin sayısı oldukça sınırlı. Görülecek yerleri gördükten sonra alışveriş merkezlerinde vakit geçirebilir veya tarihi tramvaylarla şehrin hemen her yakasını görmeyi deneyebilirsiniz. Güney kısımlarda ise Tesco gibi hipermarketlerden alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca özel bir Slovak salatası olan ve balık ile mayonez karışımı olarak da tanımlayabileceğim Treska’yı da denebilirsiniz. Kofola ise, kola tadında, ama ondan daha az şekerli ve hafif bir Slovak içeceği. Çoğu market ve restoranda bulabilirsiniz.